top of page

Sakız Adasının Merkezi


Sakız adasını orta kısmına yapılan geziler en etkileyici gezilerdir. Burada yol üzerinde yalnız, vahşi sıkı bir bitki örtüsü ile kaplı, seyrek yerleşimin olduğu dağlık bir alandır. Bu alandan aşağıya doğru batı sahillerine inildiğinde mükemmel gün batımının seyrine doyum olmaz. Burada 1000m yükseklikteki Provation dağına çıkıldığında Sakızın ve karşı sahillerdeki Küçuk Asyanın manzarası mükemmeldır. Horadan başlayıp merkez Sakızdan geçip yukarı tırmanıldığında Nea Moni karşımıza çıkar. Şehir dışında ilk gözümüze çarpan Panayia rahibe okuludur.6km ileride Karies bulunur. Karies’in kelime anlamı kestane ağacıdır. Serin havası ile Kampos şehrinin, açık denizin ve Küçük Asya nın manzaraları görülmeye değer. Daha sonra Ceneviz devrinden kalma İsa’ya ait Panayia Kourna manastırı görünür. Provation dağına doğru çam ormanları artar ve yolun solunda Ayios Markos manastırı bulunur. 1700’lü yıllarda yapılmıştır fakat binası daha sonra inşa edilmiştir. Burada görüntü müthiştir.


Nea Moni

Doğu-Batı yolunun arasında Hora’dan 15 km ötede Nea Moni (Yeni Kilise) göze çarpar. Dağın ortasında yüksek selvi ağaçları arasında geniş kilise alanı ve binaları ile kişide hürmet uyandıran bir eserdir. Adanın Hristiyanlık ve tarihi açıdan en önemli yapıtıdır. İnanışa göre Nikitas, Ioannis ve Josef adlı üc keşiş Theotokosun mersin ağacının dallarında bulunan ikonunu keşfederler. Bu ikon günümüze kadar mucizevi bir şekilde ulaşmıştır. Bu üç keşiş Lesvos adasında sürgündeyken Constantinos o Monomahos keşişlere yardım elini uzatmıştı. İmparator olur olmaz ikonun bulunduğu yere bir mabet yapacağına söz vermişti. Gerçektende iki yıl sonra Monomahos imparator olunca sözünü tuttu. Constantinople’dan en iyi mimarlar Nea Moni’yi yapmak için adaya geldiler. Çalışmalar 12 yıl sürdü ve Monomahosun ölümünden sonra onu takip eden Theodora tarafından devam ettirildi. Bu kilisenin mimari yapısı sadece Kıbrısta görülen sekizgen geometrik tarzın sşsiz bir örneği olmuştur. Kilise merkezi kare şeklinde olup desteği olmayan bir çan kulesi ile içerideki alanda genişlik hissi uyandırılmıştır. Bu çan kulesi oransal olarak geniş ve 15ç5 m ile yüksek bir yapıdır. Kulenin üzerindeki pencerelerden giren ışık ile iç alan çok aydınlık tutulmuştur. Kilisenin destek sistemleri yüksek mimari bilgiler ile yapılmış ve İstanbuldaki muadilleri ile eşdeğer güzelliktedir. Mozaikle kaplı iç alandaki duvarlar çok sık yapay mermer panellerle kaplanmıştır. Kiliseye daha sonra şlave edilen Timios Stavros şapelinde 1822 katliamında ölenlerin kemikleri saklanmaktadır. Batı kısmında papazların kaldığı odalar müzeye dönüştürülmüş ve burada kilisenin tarihi boyunca bulunan dini sanat eserleri ve değerli eşyalar sergilenmektedir. Yüzyıllar boyunca kilise kötülüklere maruz kalmıştır.13.yüzyılda Suriye ve Arap bedevileri ve 1822 deki Türk saldırıları sonunda sığınma isteyen Chian halkı öldürülmüştür. Türkler 1828’d daha fazla zarar vermek için tekrar saldırmış 1881 depremi sonrası manastır tamamen terkedilmiştir. Nea Moni günümüzde eski şaşalı Bizans dönemine dönmek için restore edilmektedir. Yönetimsel olarak burası Constantinopole patrıkliğine bağlıydı. Osmanlı hükümranlığı sırasında uzun süre özerkliğini korudu. Her 23 Ağustos’ta bir çok hacı manastırı Meryem Anan’nın cennete gidişi günü kutlamalarında ziyaret eder.


Avgonima

Nea Moni çıkışından batıya doğru çıkıldığında yakın bir mesafede Agion Pateron (kutsal Baba) şapeli görülür. Burası Theotokos’un mucizevi ikonunu bulan 3 keşişi anmak adına rahip Pahomios tarafından inşa edilmiştir. Ana yoldaki yol manzarası eşsiz güzelliktedir. Avgonima’ya kadar inişteki tüm çevre çam ormanları ile kaplıdır. Burası 11.yüzyılda bir plato üzerinde kurulmuştur. Yüksek binaları küçük pencereleri ve dar yolları ile tipik ortaçağ mimarisi özelliklerini taşımaktadır. Avgonima’dan batı sahillerinin manzarası ve gün batımı eşsizdir. Ziyaretçiler burada eski ortaçağ görünümlü evlerde modern hizmet anlayışı ile günübirlik kalabirirler. Kuzeye doğru 4 km sonra Anavatos bulunur. Ziyaretçiler çıkıntılı kayalar arasında sıkışmıs evleri görmek için iyice yaklaşmaları gerekir. Ancak orada gerçekten bir yerleşimin olduğunu bilenler bu evleri görebilir.

Anavatos

Anavatos Köyü, Sakız Adası’na yurt dışı turları ile gelen ziyaretçilerin uğrak noktalarından bir tanesidir. Köy, ada merkezine 16 kilometre mesafededir. Koruma kulesi bulunmayan köyde, Ortaçağ izlerini görmek diğerlerine göre çok daha zordur, özellikle Türk varlığından sonra adını duyurmaya başlayan Sakız Adası Anavatos Köyü yine de tarihin izlerini etkileyici bir biçimde yansıtmaktadır.Rivayetlere göre köyü ilk yerleşim Monomahos Konstantinapolis’in isteği üzerine kurularak gerçekleştirilmiştir. Tarihi boyunca defalarca istilalara uğrayıp zarar gören köy, köy halkı tarafından her defasında tamir edilmiştir. Köyde yer alan Taxiarchis yani Başmelek Kilisesi günümüze kadar korunarak varlığını devam ettirmiştir. Köye uzaktan bakıldığında kendini hemen belli etmekte olan bu binanın kapısı, görkemli yapısı olduğu da bilinmektedir.


3 binadan oluşan yapıda aynı zamanda bir su deposu, bir okul ve bir de zeytinyağı değirmeni olduğu konusunda görüşler bulunmaktadır. Sakız Adası Anavatos Köyü’nün evleri ise yine istilalara karşı kule tarzında inşa edilmiştir. Sokakları ve kaldırımları taş döşeli olan köyde güzel bir koku da hakimdir. Aynı zamanda Elinda Plajı da turist çeken bölgelerden biridir. Adanın kuzeyinde bulunan Anavatos Köyü, üretken ve çalışkandır. Tarih boyunca ticaret konusunda söz sahibi olmuştur. Denizden 450 metre yüksekte bulunan köyde, merkez kuleler üzerinde Cenovalıların mimari tarzına rastlanmaktadır. Köye giriş bir geçitten sağlanmaktadır. Diğer tarafı da uçurum olduğu için, böylelikle tek girişle doğal bir koruma ortaya çıkarılmıştır. Köyle yer alan evler ise bitişik bir düzende kurulmuştur. Çatılar ahşap, düz ve kapılar büyüktür. Ahşap teraslar ve küçük dar avlular, bu köy evlerinin kendine has mimarisini yansıtmaktadır.




bottom of page